…:::::SeRzEn!şLeR:::::…

Mart 15, 2007

Cumhuriyet’in gerçek sahipleri

Filed under: Köşe Yazarları — cihatarpacik @ 3:28 pm

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne şahane yazılarına bir yenisini daha ekledi… Bugünkü köşesinde Cumhuriyet’in gerçek sahiplerini işlemiş…     

          

 

 MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE

Cumhuriyet’i korku tacirlerinin, dikta heveslilerinin, halka tepeden bakan cahil bürokrat-seçkinlerin elinden kurtaramazsak, yaşatamayız.
1923’ü hatırlayalım:

Koskoca bir nesli savaş meydanlarında tükettik. Tükenenlerin en ön safında, okumuş-aydın gençler vardı. İstiklal harbinin, yedek subay harbi olarak nitelendiğini unutmayalım. Millet ayağa kalktı, genç ve parlak beyinler öne çıktı ve onlar yere düşerken bağımsız yaşama irademizi, yani onurumuzu temsil eden Cumhuriyet hayat buldu. Onlar canlarını dişlerine takıp istiklâl için savaşırken, bazıları da Damat Ferit’in gölgesinde, Boğaz’a nazır rakı masalarında “Bu millet adam olmaz” nutukları çekiyor ve tek çarenin işgalcilerle iyi geçinmek olduğunu söylüyorlardı.

Yıkıntılar arasından Cumhuriyet filizlenip, boy atarken yeni bir başlangıç yaptı. Eğitimli kadrolarını savaşta kaybetmişti; bu yüzden okumuş yazmış cinsinden, savaş zamanı sefa süren üstelik köstek olan sabıkalıları affederek kalkınma seferberliğine dahil etti. Böylelikle, Anadolu’yu, Anadolu insanını böcek gibi gören bu ayrıcalıklı taifeyi halkın sırtına musallat etmiş oldu. CHP’nin tek parti bürokratları, seçkin azınlığı halka yabancı bu kadro tarafından teslim alındı.

Cumhuriyet’in başlangıç yıllarında sağa sola savrulanlar, halkın değerler dünyasını yaz boz tahtasına çevirenler işte bunlardı. Bunlar müraîydi, içinde yaşadığı ülkeye ve topluma yabancıydı. Her devirde, her ülkede görüleceği gibi, ayrıcalıklarını sürdürmek için halka uzak ve düşmandı. Bu yüzden halka, halkın inançlarına, irfanına savaş açarak kendi yaşam alanlarını korumaya giriştiler.

“Kâbe Arab’ın olsun, bize Çankaya yeter” diye, saltanat düzeninde görülebilecek tabasbusla iktidara yaklaşmaya çalışanlar bunlardı. “Atatürk ekber, Atatürk ekber” diyerek halkın karşısına müşrik sıfatıyla çıkanlar; halkı Cumhuriyet’e ve Atatürk’e düşman etmeye çalışarak imtiyazlarını sürdürmeye çaba harcayanlar yine bunlardı.

Halkı küçük gören bu ayrıcalıklı zümre yok olmadı. Çok partili hayatla birlikte kaybettikleri iktidarlarını hasretle anarak, eski günlere dönme umuduyla fırsat kolluyorlar. Karşımıza Cumhuriyet’in ve laikliğin bekçileri kisvesiyle çıkıyorlar. Eski güzel günlere, ayrıcalıklı konumlarına ancak demokrasi askıya alındığı zaman dönebileceklerini hesaplıyorlar.

Özdemir İnce, “Kıblesi 1923 Cumhuriyeti olanın başka rehbere ihtiyacı yoktur.” diyor önceki günkü yazısında. Bu sözlerin Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Cumhuriyet’i korumakla ilgisi var mı? “Cumhuriyet Tehlikede” adı verilen korku filminin senaryosunu yazanların niyeti gerçekten Cumhuriyet’i kem gözlerden sakınmak mı?

Cumhuriyet’i “kıble” yaparak korumak mümkünse, yukarıdaki sorulardan vazgeçebiliriz. Ama şu soruya aklı başında herkesin cevap vermesi lâzım: Cumhuriyet’i, din karşısına başka bir din olarak koyarsanız, bu dine inanan ne kadar mü’min bulabilirsiniz? Üstelik böyle yaparsanız Cumhuriyet’e ve laikliğe düşmanlık etmiş olmaz mısınız?

1923 tarihinin referans alınması, bütün cahil geri kafalıların tarih dışılığına da canlı bir emsal teşkil ediyor. Çünkü 1923’te laik-cumhuriyet henüz ortada yoktu. Devletin resmi dini vardı ve Meclis’in görevi de şeriat hükümlerini uygulamaktı. Laiklik ancak 1937 yılında anayasaya girebildi.

Cumhuriyet kimsenin malı değil. Kimsenin imtiyazı da değil. Cumhuriyet, doğrusu ve yanlışı ile 84 yıllık arayışların, yaşanmışlıkların, tecrübelerin özeti, yani halkın kendisidir.

Cumhuriyet’i yaşatmak, Türkiye’yi tek parti döneminin dar dünyasına geri götürmekle değil, yüz yıl sonraya taşıyacak basirete ve ferasete sahip olmakla mümkün. Bu feraset ve basiretin temelinde ise dikta arayışı yerine, demokrasiye inanç olmalı.

15 Mart 2007, Perşembe

1 Yorum »

  1. yıllardır Atatürk halka dinsiz ahlaksız bir lidermiş gibi kulağımıza fısıldadılar buda yetmezmiş gibi ortalıkta satılan kitapçıklarlada gençleri kirletiyorlar eğer Atatürk gençlere iyi antatılamazsa din sömürülerinin tezgahına ülkemiz kurban gidecek bir an önce eğitim sistemimizin içine gerçekleri öğretmek için harekete geçmeliyiz

    Yorum tarafından tülay — Temmuz 19, 2007 @ 2:50 pm | Cevapla


RSS feed for comments on this post. TrackBack URI

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.